RANTÇILAR MİLLETİ EMİYOR
III.ÇEYREKTE GSYH 55 MİLYAR DOLAR KAYIP VERDİ.
Yandaşın Eli Vatandaşın Cebinde
Dönemsel Gayrisafi Yurt İçi Hasıla, III. Çeyrekte TÜİK rakamlarına göre, bir önceki yılın aynı çeyreğine oranla yüzde 0,9 arttı.
Üretim yöntemiyle Gayrisafi Yurt İçi Hasıla tahmini, 2019 yılının üçüncü çeyreğinde cari fiyatlarla yüzde11,5 artarak 1 trilyon 145 milyar 99 milyon TL oldu.
Gayrisafi Yurt İçi Hasıla'yı oluşturan faaliyetler incelendiğinde; 2019 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak; tarım sektörü toplam katma değeri yüzde 3,8, sanayi sektörü yüzde 1,6 arttı ve inşaat sektörü yüzde 7,8 azaldı. Ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetlerinin toplamından oluşan hizmetler sektörünün katma değeri ise yüzde 0,6 yükseldi.
“ŞAH” DEĞİL, “MAT” OLDUK!
Tüm değerlendirmeler, ekonomik programlar ve çözümler yeterli olmadı. Beklenen başarı üçüncü çeyrekte ortaya çıkmadı. Hedefler tutmadı. Ekonomik kriz etkisini üçüncü çeyrekte sürdürdü. Mevsimin yaz olmasına rağmen, yüzleri istenilen seviyede güldürmedi. Büyük artış yaşanmadı. Ekonomide ilerleme ve toparlanma hissedilmedi. “Şahlanıyoruz ve uçuyoruz” denilirken; ne şahlandık ne de uçtuk! Hep aynı yerde patinaj yapıldı. Boşa pedal çevrildi. Ne tüneldeki ışık görülmüş ne de rekor kırıldı. Gerçekler çarpıtılmış, yanlışlar hasır altına süpürüldü.
Milli gelir değer kaybediyor,
Ülkenin alım gücü zayıflıyor,
Ulusal para birimi eriyor,
Bireyler inim inim inliyor,
Sanayici üretim yapamıyor,
İflaslar ve konkordatolar çoğalıyor,
İstihdam oranları azalıyor,
İşsizlik oranları her gün artıyor,
Politik gerilimler ve dalaşmalar global pazar paylarını negatif etkiliyor.
REKABET GÜCÜNE KUR DARBESİ…
GSYH azalmasının ve durağan olmasının en büyük sebeplerinden birisi uluslararası rekabet gücünün azalmasıdır. Dalgalı kur sisteminin yarattığı tahribattır. Döviz karşısında ulusal para biriminin aşırı zayıflaması. Enflasyon ve kur farklarından dolayı sanayicinin ezilmesi. Kredi ve finans maliyetlerinin yükselişi. Üretici maliyetlerinin artışı. İthalata bağımlı şirketlerin döviz karşısında geleceğe dönük ticari faaliyetlerinin azalması.
Çeşitli ekonomik güven endekslerinin istenilen düzeyde olmaması GSYH derinden etkilendi.
HEDEFLER TUTMUYOR...
TÜFE 2019 yılında 12 aylık ortalaması %15,87 oldu.
ÜFE 2019 yılında 12 aylık ortalaması %19,65 ulaştı.
Türkiye’nin risk priminin değişken, oynak ve volatilitesinin yüksek olması ticareti düşürüyor.
2018 yılında ortalama döviz kuru 4,81 TL iken, 2019 yılında ortalama döviz kuru 5,67 TL ulaştı. Yıllık kur farkı %18.olarak gerçekleşti. GSYH baz alındığında döviz karşısında %18 gerileme hissedilir.
GSYH 2018 yılı I. II. III. Çeyrek toplam rakamı 2,707,197,927 TL
GSYH 2019 yılı I. II. III. Çeyrek toplam rakamı 3,090,983,598 TL
Üretim yöntemiyle cari fiyatlar bazında I.II.III çeyrek toplamında %14 civarında artış oldu. ÜFE ve TÜFE oranının altında bir cari artış yaşandı.
GSYH 2018 yılı I. II. III. Çeyrek toplamı 602 milyar 829 milyon dolar oldu.
GSYH 2019 yılı I. II. III. Çeyrek toplamı 548 milyar 83 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. GSYH dolar bazında I. II. III. çeyrek toplamında %10 geriledi. 2019 yılında GSYH 54 milyar 746 milyon dolar azaldı. Reel bazda bu rakamın daha yüksek olduğu noktasında bir şüphe yok. Bu oranlar iktidarın ekonomik politikalarının getirdiği bir yıkım ve hasar. Yöneticiler krizde zarar rekoru kırdı.
Bu oranlar, enflasyon ve kur karşısında halkın ezilişinin ve ülkenin nasıl gerilediğinin bir göstergesidir.
Bu oranlar, taraflı yazar, çizer tayfasının eseridir.
Bu oranlar, TV ekranlarında sürekli yandaşlık yapanların karnesidir.
Yani bu gidişattan tek merkezli yalan haberleri dağıtanlar ve yayınlayanlar sorumludur.
YERLİYE YOK, YABANCIYA ÇOK...
Yeni istihdam oranları azalıyor. İstihdam oranı yüzde 46 seviyesine seyrediyor. İşsizlik oranı yüzde 13,9 ulaştı. Genç nüfusta (15-24) yaş arası işsizlik oranı yüzde 26,1 seviyesinde. Ülkemizde işsiz sayısı 5 milyonun üzerinde. Bu kambur her geçen gün artıyor. Yabancı girişleri devam ediyor. Yerlinin ezildiği yabancının el üstünde tutulduğu ve korunduğu bir yönetim anlayışı ülkeyi perişan etti.
VATANDAŞ YANDAŞA ÇALIŞIYOR!
Devlet tarafından yapılan büyük projeler milletin sırtına yük ve kambur olarak dizayn edildi. Sosyal hizmetler ticarete dönüştürüldü. Yandaş şirketlere peşkeş çekildi. Rant ekonomisi devreye girdi. Ülke ekonomisi tekelleşti ve Monopoly oluştu. Ülkede kartel medya, ekonomi ve rejim hakim oldu.
Güven ortamı bozuldu.
Sevgi kaldırıldı.
Düzen değişti.
Adalet kalktı.
Ahlak dibe vurdu.
Eşitlik ve özgürlük rafa kaldırıldı.
Demokrasinin itibarı ayaklar altına alındı.
Milli irade kişilerin çıkarına göre değişti.
Rakiplere saygı kalmadı.
Gözünü ranta dikenlerden ve koltuk hırsı kişilerden edep ve haya perdesi kaldırıldı.
Benlik duygusu her şeyin önüne geçti.
Doyumsuzluk, hırs, nefret, kin ve öfke her hal ve koşulda belli oluyor.
Özetle ülkeyi “Yağma Hasan’ın Böreği” yapanlar sonunda insanları bir birine düşman etmeyi başararak ülkeyi uçurumun kenarına itiverdiler.
BİR CEVAP YAZ