02 Ocak 2020, 4:02: tarihinde eklendi

MALADAPTIVE DAYDREAMING SENDROMU

MALADAPTIVE DAYDREAMING SENDROMU

Hayal bozukluğu sendromu milleti perişan ediyor.

Aşırı hayalcilik sinsi bir tehlike ve kurgudur. Çocukluk ve yetişkinlik devresiyle başlar. Bir tür bağımlılık ve sıkı tutku. Büyük düşüncelere saplanma ve şartlanma hareketi. Ulaşılması çok güç olan; uç fikirlere tam itaat ve biat etme eylemi. Hayalperestliğe inanma duygusu. Karanlık düşüncelerin başlangıcı sayılır.

Hayal bozukluğu sendromu  insanları gerçeklikten koparan bir hastalık türü.  Sosyal hayattan kopuk yaşanır. İnsan hayatın gerçeklerinden soyutlaşır. Yalnızlığa ve çaresizliğe doğru yol alır. Hayal kurduğu eylemlerin peşinde koşmaya başladığında; tehlike çanları çalmaya başlar. Bu devrede  gözü hiçbir şeyi görmez, engel tanımaz. kimseyi takmaz, itiraz kabul etmez. 

Maladaptive daydreaming sendromu genellikle bir tür psikoz olan şizofreni olarak bilinir. Yaratılan bir yeni dünya , idealize edilmiş bir güç ve soyutlaşan bir kavram görüntüsü. Bu hastalığa yakalanan kişilerin rehabilite edilmesi ve terapi uygulanması günümüzde şart. Yaşlılık dönemlerinde kontrolsüz güç olarak zuhur eder.

Aşırı hayal kuranlar kendilerini mutlu etseler bile;  bazen toplumu büyük kaosa ve sıkıntılara sokar. Şartlar zorlaşır. Dini cemaatler, siyasi partiler, mezhep önderleri, ideoloji kuruluşları  ve örgüt liderleri , kitleleri artırmak ve her şeye hakim olmak için ; hayalprest hareketler ve davranışlar gösterirler. Liderler kendilerini taraftarlarına ispat etmek için;  doğru yanlış her eyleme başvurur. Bu hayalcilik neticesinde bir takım insanlar kendisini , mehdi, mesih, elçi , ilah, peygamber ve mabut yerine koyar. Böylece cahil toplumlarda sempatizanlık artar. Taraftarlık çoğalır. Radikallik ve cahillik zirve yapar. Toplumsal ayrışma ve bölünmeler çıkar. Kutuplaşma ve parçalanma baş gösterir. Toplumsal bir savrulma ve yönlendirme hareketi başlar. Bilimin  manasız, aklın hiçe sayıldığı , mantığın  işlemediği ve sapıklığın itibar gördüğü dönem yaşanır.

Türkiye’de cemaat , örgüt  ve siyasi parti liderlerinin davranışları net ortada. Kendi çıkar ve menfaatleri doğrultusunda halk yönlendiriliyor. Fethullah Gülen  aşırı hayalciliğin en büyük örneğidir. Ülkeyi kaos ortamına çekti. Binlerce aileyi mağdur etti.

Aşırı hayalcilik ülkeyi ve Ak Partiyi bitirme noktasına geldi. Ülkeyi zora soktu. Erdoğan’ın  ümmetçilik fikri coğrafyayı ve politik ilişkileri komşularla zayıflattı. Arap halkını Türkiye’den kopardı. Diğer milletlerin bakış acıları negatifleşti. Erdoğan’ın kendisini dünya lideri konumuna koyması , ülkelerin iç meselelerine müdahil olması , taraftarlık hamlesi ülkemizi yalnızlığa itti. Erdoğan kendini halife olarak görüyor ve inanıyor. Ona göre de tavır alıyor. Halifelik  bir hayalperestlik  ürünüdür. Halkı umursamadan çılgın projeyle siyasi getiri peşinde koşmak; dünyaya kral benim mesajı vermek. Erdoğan’ın dış ülkelerdeki çeşitli gruplar ile  iş birliği yapması ; siyaseti  halifeliğin sorumluğu altında  görmesidir.  Erdoğan’a göre;  Irak , Suriye, Mısır ve Libya ve Tunus’taki grupları desteklemek aşırı hayal bozukluğu sendromun tezahür etmesidir. Emperyalist bir düzende hayalcilik peşinde koşmak büyük gafillik olur. İnsanların kendilerini düzeltmeden başkalarını yönetmesi çok zordur.

Düşmanın bildirisini ulusal ekranda okutmak ve haber özgürlüğü saymak tarihe not olarak geçti.  Bu halk, bu ihaneti asla unutmaz. Kendi değerlerimizi korumak ve ülkemize sahip çıkmak büyük bir sorumluluktur. Devlet yönetmek fırça ile resim çizmeye benzemez.  

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *