SEÇİME DOĞRU PARTİLER
Gelişmelere baktığımızda hiçte iyiye doğru gitmediğimiz kesin. Ülkemizde şartlar her geçen gün daha kötüye gidiyor, hayat zorlaşıyor, sorunlar yumağı büyüyor. Meseleler içerden ve dışarıdan ahtapot gibi sarılıyor. Dış politika sorunlarıyla uğraşırken; iç sorunlar patlak verdi. Ekonomik kriz felaketi çığ gibi ülkemizi sardı. Millet ekonomik felaketi en az hasarla ve zararla atlatmanın gayretine düştü. Reel sektörün borç yükü esnafı, yatırımcıyı ve iş dünyasını köşeye sıkıştırdı. Özel sektörün iç ve dış borç yükü yıllar içerisinde kartopu gibi büyüdü. Yüksek binalar dikildikçe ve göklere uzadıkça sanki daha çok büyüyoruz algısına kapıldık.
Üretim sektörüne büyük bir darbe vuruldu. Tarım ve hayvancılık geri plana bırakıldı. Tarım ve hayvancılık ; kalkınmanın ve gelişmenin önündeki bir engel olarak görüldü. Yöneticiler bir anda Mars’a çıkmanın hayallerini kurdu. Ülkenin kapasitesinin üzerinde hayaller kuruldu. Ülkemizi yönetemeden dünyayı kurtarmanın ve yönetmenin peşinde uğraşıldı. Kendi çöplüğümüzü temizlemeden başkalarının çöplüğüyle ilgilenildi. Devletin ve milletin paraları sınırsız harcandı. Popülist söylemler halkın arasında hoş seda bıraksa da; düşmanların eline koz verildi. Milli meseleler meydanlarda, sokaklarda, sosyal medyada ve kongrelerde dillendirildi. Gizli politikalar ve eylemler çarşaf çarşaf serildi.
Sınırsız ithalatın önü açıldı .Yerli üretim zamanla azaldı. Kitlesel lobiler tarafından büyük ithalatlar yapılarak yerli üretim malları geri plana atıldı. Milyarlarca dolarlar dış ülkelere aktarıldı. Dış politikada sürekli taraflı ve anlamsız bir yol izlenildi.. ABD ile devamlı ortaklık yapıldı. Darbe ve teröre destek veren ABD ile açıkça stratejik müttefik ilişkisi kuruldu. ABD ile masada dost , meydanlarda düşman politikası yürütüldü. Ülkemizi senelerce ayakta tutan komşu ülkelerle düşman olduk. Irak , Suriye, Mısır ve Libya gibi ülkelerin yıkılışında ABD ile açık siyasi ortaklık yapıldı. Arap halkının 60% Türkiye’ye karşı tutum sergiledi. Türkiye orta doğuda itibarını kaybetti. Dünya haritasında itibarı ve etkisi olmayan ülkelerin şovu yapıldı.
Siyasal iktidarın altında ekonomi kartelleşti. Sermaye gücü tekelleşti. Yeni lobiler türedi. 15 yıl öncesi kapısında eşeği ve atı olmayanların bankalarda dolarları, hanları , villaları ,arsaları ve lüks arabaları oldu. Bu zümrelerin zenginliği çok çalıştığı veya akıllı olduğu için değil , harama ve yolsuzluğa el uzattıkları içindir. Haram ve yolsuzluk şerbetli ve lezzetli oldu. Hak ve adalet üzerine yürümediler. Doğru yoldan saptılar. Devletin olanaklarını ve belediyelerin imkanlarını acımasızca talan ettiler. Yandaşlarına peşkeş çektiler. 15 yıl boyunca aynı kişiler, kurumlar ve şirketler; belediyeleri babalarının çiftliği gibi kullandılar. Fakir ve fukara karınca gibi ezildi. Güzel ülkemde kendisinden olmayan herkes hain ilan edildi. Kongrelere ve mitinglere gitmeyen aileler saptandı ve tespit edildi. Halk yavaşça fişlendi. 81 milyon ülkede kimin kime oy verdiği bilinir hale gelindi. Devletin varlığı ve itibarından daha öncelikli olan ; siyasi partilerin onur ve şerefi imtiyazlı oldu. Yöneticiler kendilerinde imtiyaz hakkı buldu. İyiler kapıya konuldu, Kötülerle işbirliği yapıldı. Koltuklar itaat ve biat kültürüyle sabit tutulmaya çalışıldı. Halk uysallaştırıldı. Millet morfin yemiş aslan gibi uyutuluyor. Sesini yükselten ve karşı gelen herkes linç ediliyor. Kumpaslar, iftiralar ve hakaretler yağmur gibi iniyor. Aba altından sopa gösteriliyor.
Türkiye’de demokrasi; referandum ve 24 Haziran seçimleriyle mevta olmuştur. Meclis etkisini ve yetkisini kaybetmiştir. Fiili olarak gücü kayboldu. Yasama yürütmenin emri altına alındı. Yargı bağımsızlığını kaybetti. Adalet sistemine gölge düşürüldü. Hak , hukuk ve yargı imha edildi. Yargıçlar tarafsız olarak görevini yapamaz hale geldi. 15 Temmuz sonrası binlerce aileler tutuklandı.2 yıl geçmesine rağmen dosyalar hala bekliyor. Gerçek suçlular ve yandaşlara henüz el atılmadı. Yandaş olanlar yanıldı ve pişman oldular. Yandaş olmayanlar vatan haini ilan edildi. Parti içerisindeki ‘’Gülenciler ‘’ at gibi dolaşıyor. Hatta patlak ve çatlak olmasın diye daha üst makamlara atanıyor. Gariban Anadolu insanı hainlik suçlamasıyla içeride yatıyor. 15 yıl boyunca Gülen cemaatine methiyeler düzenler, beledilere atayanlar, referans olanlar, programlara araba ve yardım edenler, mecliste savunanlar, ticaret yapanlar suçsuz görevlerinin başındalar. Bu ülkede dayısı olan yaşar, gariban çile çeker.
Sayısız meselelerle birlikte demokrasinin mevta, adaletin felç ve ekonomik felaketin eşiğinde 31 Mart seçimlerine gidiliyor. Bu kriterlerin bir bedelini halk sandıkta gösterecektir. Her parti üzerine düşen payı alacaktır. En büyük kaybı siyasal iktidar alacak gibi duruyor. İktidarın ortağı ise yanlışlara direniş sergilemediği için gereken tepkiyi alacak gibi görülüyor. Her olayın ve krizin arkasında bir beka meselesi yaratmak ve ortaya atmanın cevabını halk sandıkta verecektir. Vatan toprağına ve bayrağına sığınarak mecliste yatmanın bir bedeli olmalıdır. Devlet’e millet cevap verecektir. 30 yıl beraber yürüdüğü dostlarına hain damgasını vuranlara halk cevap verecektir. Kendisi gibi düşünmeyenlere terörist ve hain diyen Devlet’e gereken cevabı millet verecektir.
İYİ PARTİ tabanda yakaladığı desteği arttırdığı görülüyor. 31 Mart seçimlerinde MHP ‘den daha etkili olacağını tahmin ediyorum. Başarılı bir performans sergileye bilir. CHP Ege, Akdeniz ve Marmara bölgesinde oylarını arttırdığı görülüyor. Ankara, İstanbul ve İzmir’de chp an itibariyle önde görülüyor. Türkiye genelinde siyasal iktidarın oy kaybı ortalama % 10 civarındadır. Ancak oy vermem diyerek sandıkta oy verenleri de düşünürsek tabloda bir değişim olabilir. Türkiye’nin genel karakteristik yapısı bu şekildedir. Kızar, döver, atar , keser ve sevdiğinden vaz geçmez.
BİR CEVAP YAZ