YEP ÖDÜL MÜ CEZA MI ?
ŞİRKETLER ERİYOR VE YANIYOR…
Sn. Cumhurbaşkanımız, ülkemizde ekonomik kriz yok diyor. Bir yandan da ekonomik savaşla karşı karşıyayız diyor. Tüm sıkıntıların sebebini manipülasyon olarak görüyor. Bu ağır şartların sebebini dış güçler ve Ak Parti karşıtlığı olarak algılıyor. Kendine göre her şey tıkırında işliyor. Ancak üretim, yatırım, sanayi ve ticarette işler iyi gitmiyor. Rakamlar basında abartılıyor: Derin ve dip kriz dalgası ört bas ediliyor. Piyasalardaki kötü durum gizleniyor. Maliyet ve fiyat artışları bireyleri derinden etkiliyor. Enflasyon önlenemiyor. Faiz artışları ; doların ateşini söndürmüyor. Şirketler yangın içerisindeler. Reel sektör bir çıkmazın içerisindedir. Yakında fabrika kapatmalar ve işçi çıkartmalar başlar. Zaten Bakan Albayrak’ta dün,2019 da işsizlik oranının artacağını açıkça söyledi.
YEP PİYASALARA GÜVEN VERMEDİ…
Tarihi gün geldi, hasret sona erdi. Büyük konuşma gerçekleşti. Gözler damat beyi bekledi. Damat Bey eliyle koluyla ballandır ballandıra anlattı. Yeni ekonomik programın bağı açıldı ve bohça çözüldü. Dağ fare doğurdu. Geleceğe yönelik iyimserlik ve güven suya düştü. Kimi zaman kayınpeder başka, damat bambaşka şeyler söyledi. Ortalık düzelecekse de; karamsarlaştı gitti. Ekonomik krizin varlığı ve etkileri şifreli anlatıldı.
3 YIL KONTROLLÜ BÜYÜME …
İşin aslı ve özü şudur. Ekonomik olarak küçülüyoruz ve daralıyoruz. Büyüme azalıyor. Yatırımlar düşüyor. İstihdam azalıyor. İşsizlik artış gösteriyor. Kontrollü büyüme hedefleniyor. Kamu maliyesinde sıkı disiplin geliyor. Tasarruflar artırılıyor. Bütçe ve cari açık azaltılacak. İhracat artırılacak. İthalat düşürülecek. Kısacası krizin bedelini vatandaş kemer sıkarak; gelecek 3 yıl içerisinde bedel ödemesi planlanıyor. Brüt dış borç stoku 3 yıl içerisinde aşağı indirilecek. Enflasyon aşağı düşürülecek. Sn. Damat beye göre ekonomik bir dengelenme dönemi oluşacak. Günlerdir üzerinde çalışılan Sn. Damat beyin bohçasından krize karşı bir mucize çıkmadı. Piyasalar tatmin olmadı. Bilakis kafalar iyice karıştı. Piyasalardaki belirsizlik ve istikrarsızlık nedeniyle üreticiler ; üretim hacmini zamanla düşürüyor. Enflasyon , maliyetler ve kur farkları reel sektörü derinden durdu ve vuruyor.
TÜKETİCİ GÜVEN ENDEKSİ DİP YAPTI…
2018 yılında tüketici güven endeksi, eylül itibariyle dibe vurdu. Eylül ayında 59,3% geriledi. Genel ekonomik durum beklentisi endeksi Ağustos ayında 88,3 iken, Eylül ayında %15,5 oranında azalarak 74,6 değerine düştü. Hane halkının geleceğe dönük gelir beklentisi azalmaktadır. Çelişkili siyasi açıklamalar ve yüksek faiz ortamı bireyleri sarstı. Endeks ilk defa son 3 yıl içerisinde bu kadar düşük çıktı. Endeksin düşük olması üretim sektörünü derin etkiler. Alım gücü düşünce tüketim azalır. Tüketim azalınca üretim düşer. Üretim düşünce istihdam azalır. İstihdam azalınca işsizlik baş gösterir. Böylece ekonomik duraklama dönemi başlar. Resesyon dönemi oluşur.
YD- ÜFE AĞUSTOS AYI %18,16 ARTTI…
Ülke sınırları içinde üretimi yapılarak yurt dışına ihraç edilen malların üretici fiyatlarındaki değişimi ölçen yurt dışı üretici fiyat endeksi (YD-ÜFE), 2018 yılı Ağustos ayında bir önceki aya göre %18,16, bir önceki yılın Aralık ayına göre %44,88, bir önceki yılın aynı ayına göre %59,12 ve on iki aylık ortalamalara göre %27,04 artış gösterdi.
Sanayinin iki sektörünün bir önceki aya göre değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığı sektöründe %17,53 artış, imalat sanayi sektöründe ise %18,17 artış olarak gerçekleşti.
Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksinin %59,12 oranında yüksek çıkması uluslararası rekabet gücümüzün zayıfladığının açık göstergesidir. Maliyetlerin ve fiyatların aşırı yükselmesi dış pazar kaybına neden olmaktadır. Yüksek maliyet ihracatı zorlaştırıyor. Ayrıca %59,12 endeks oranı krizin boyutunu net gösteriyor. Bu şartlar altında reel ihracat artışı hacimsel olarak olamaz. Enflasyona bağlı nominal artış olabilir.
İhracat bedellerinin getirilmesine yönelik çıkarılan yasa skandal niteliğindedir. Bu düzenleme ihracatın önünü açmaz. Bilakis şirketleri sıkıntıya sokar. İhracat üzerinde bir sınırlama olamaz. İhracat bedelinin 80% Dap olarak düzenlenmesi ve bozdurulması şirketleri zora sokar. İhracat ve ithalat yapacak şirketlerin resmi işlerini ağırlaştırır. Bir taraftan ihracatı artıralım ve reel sektörü koruyalım derken her ikisini de kaybedebiliriz. Bir taşla iki kuş vurulmaz. Araştırma ve inceleme yapılmadan apar topar bir düzenleme çıkarılması doğru değildir.
KARARLI DIŞ POLİTİKA ŞART…
Sn. Cumhurbaşkanımızın ABD’li şirketlerle toplantı yapmasını açıkçası çok yadırgadım ve şaşırdım. Çünkü Türk şirketlerin her gün iflas erteleme ve konkordatoya başvurduğu bir anda yabancı şirketleri ağırlaması çok manidardır. Neden yabancı şirketler ? Niçin Türk şirketleri çağrılmıyor.? ABD’NİN tutumu ve terör örgütlerine olan yardımı ve desteği ortadadır. Bizler, darbelerin arkasında olan ve terör örgütlerine yardım yataklık yapan bir ülkenin şirketlerinin bizim ülkemizde faaliyet göstermesi ne kadar doğrudur. Cumhuriyetin kuruluşunun bu yana bu topraklardaki şehitlerin tek sorumlusu ABD’DİR. Türkiye’nin bir nolu düşmanı ABD’DİR. Türkiye’deki hainlerin yuvası haline gelmiştir. Darbe yanlısı ve terör destekçisi bir ülkedir. Türkiye tarafını net bir şekilde ortaya koymalıdır. Maalesef ABD karşısında ikili bir siyaset oynanıyor. Dostluk ve düşmanlık aynı yolda yürüyor.
Alınan kararların ve yürütülen siyasetin milletimize ve ülkemize ödül mü yoksa ceza mı olduğunu anlamakta zorluk çekiyoruz. Faiz artışları , yüksek enflasyon , kur farkları , zamlar ve vergiler ceza niteliğindedir. Yeni ekonomik programda ödül yok. Tam tersine daralma, sınırlama, disiplin ,kısıtlama ve küçülme ceza anlamına geliyor. Kısacası YEP ödül değil bir cezadır.
BİR CEVAP YAZ
E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *
Yusuf bey İşçi çıkarmalar başladı bile fabrikalardan inşaat işleri ise içler acisi
Helalin var yigit adam.