UCUBE SİSTEMİN DERİN SANCILARI
Bir takım olaylar ve tarihler asla unutulmaz. Cumhuriyet tarihimizin önemli dönüm noktalarını yakın zamanda hep beraber yaşadık. Darbeler, idamlar , sağ -sol çatışmaları , irtica safsatası ve terör eylemleri gibi... Tüm bu yaşananlar siyasi tarihe kara günler ve lekeler olarak geçti. Ticari ve siyasi bağımsızlığa takoz olan meseleler, iç ve dış mihrakların kademeli oyunları , insan kanı üzerinden beslenen emperyalist ve siyonist güçlerin politik ayak oyunları…
Ülke ne zaman şahlanma ve ekonomik kalkınma hamlesi yapsa, devletin ayağına prangalar vuruldu. Siyasilerin pimi çekildi. Vatansever kişilere kelepçeler takıldı. Millet ağır bedeller ödedi. Acının ödülü deneyimler oldu. Türk siyasi tarihinde 27 Mayıs 1960,11 Mart Muhtırası, 12 Eylül 1980 , 28 Şubat 1997, 15 Temmuz 2016 darbelerinin sancıları ve yankıları hafızalardan asla silinmiyor. Bu olayların ülkemize ve vatandaşa verdiği zarar milyarlarca dolar zarar. Kısacası külli zarar.
16 Nisan 2017 referandumu, sinsi siyasi planın bir parçası. Algı operasyonlarıyla kandırılan ve uyutulan halkın ‘’EVET’’ dediği skandal anayasa değişikliği meselesi. Saman altından su yürütenlerin siyasi tezgahı. Çoğulcu demokratik bir sistemden antidemokratik ve saltanata giden bir yol haritası sanki. Parlamenter sisteme düzenlenen siyasi operasyondu bu. Vekillik önemini kaybetti. Mevcut vekiller eskiden vatandaşın işine destek olmak zorunda iken ; şimdi sadece kendi aile efradı için mesai harcıyor. O kadarda olsun değil mi (!)
Yasama organının safdışı ve etkisiz olduğu, yürütmenin tekelleştiği, yargı bağımsızlığının sona erdiği ucube bir sisteme geçiş planı . İç kulağın hasarlı ve dış kulağın kör topal olduğu bir sistem. Taraflı , yandaş ve partili tek adam sisteminin tartışmasız hakimiyeti...
Yeni Türkiye diye yutturulan ucube bir model. Siyasi hedeflere yönelik düzenlenmiş antidemokratik bir yönetim şekli. Koltukları korumak ve yargılanmamak adına yapılan bir referandum modeli. KHK ile yürütülen baskıcı bir rejim. İçerisinde demokrasi , hukuk , adalet , özgürlük, eşitlik ve hakkaniyet yok. Cumhuriyetin temel dinamiklerini ve fonksiyonlarını imha edercesine tertiplenmiş bir tek adam yönetimi. Yeni Türkiye’de 1 dolar 7 TL seviyesine geldi. Güven tamamen kayboldu.
Gariban halk yine mağdur, duymak isteyen yok.
Siyasi erklerin ve çevresinin bir eli yağda diğeri bal da…
Trolleri ve yalakaları hatta dalkavukları öylesine rahat ki…
Halkın sinir sitemi bozuldu. Böyle devam eder ise, ambulanslar Bakırköy’e çok yolcu taşıyacak.
Bütçe sorgusuzsa harcanır, zamlar yağmur gibi yağar , hesap veren de yok, hesap soranda…
Halk aç evde kalırken , 55 ülkeye siyasi şov için yardım ediliyor. Vatandaşa ceza kesmek moda oldu. Üretim yapan firmalara saçma-sapan bahaneler ile ağır para cezaları…
İstediği vergiyi koyar, istediğini sorgular, istediğini hapse koyar, istediğini hain ilan eder. Tek vatansever ve dindar mevcut siyasi erk ve çevresi midir? Muhalif olan herkes düşman mıdır?
Fetö’nun kumpaslarına bir tümamiral daha feda edildi. Başarılı bir paşa göz göre göre istifa ettirildi. Fetö ile mücadelede öne çıkan ve Deniz kuvvetlerinde ciddi temizlik yapan Cihat Yaycı , üzücü bir istifa mektubu ile veda etti. Siyasal iktidar vatansever bir paşaya sahip çıkmadı. İstifaya engel olmadı. Kumpas kuranları araştırmadı.
Her yönüyle hatalı olan bu ucube sistemden derhal dönülmelidir. Milletin önünde takoz olan antidemokratik yönetime son verilmeli. Siyasi gerilimler bitirilmeli. Ekonomik buhrana karşı ciddi önlemler ve çalışmalar yapılmalı. Tüm bileşenler ile istişare metodu uygulanmalı. Yardımlar hakkaniyete uygun dağıtılmalı. Tarafsızca reel sektöre destek olunmalıdır.
BİR CEVAP YAZ