SİYASİ YASAKLAR, YAPTIRIMLAR ,YARDIMLAR
Türkiye’yi ayakta tutan temel dinamikler ve çağdaş medeniyetler seviyesine yükselten çok önemli özellikler var. Bu coğrafyada yükselen bir yıldız olmasının ve diğer ülkelerden ayıran temel faktörler saymakla bitmez. Değerler felsefesine sahip olması ve bu uğurda çok ağır bedeller ödemiş olması, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesinde ve milli iradesinde , cumhuriyet değerleri , demokrasi , eşitlik , özgürlük , liberal ekonomi, eşitlik, çağdaş eğitim ve hukukun üstünlüğünün var oluşu.
Cumhuriyet kimseye imtiyaz hakkı vermez. Ayrımcılığı ret eder. Uzlaşmayı ve milli iradeyi önemli kılar. Yargı , yasama ve yürütme erklerinin uyumunu önemser. Demetleme mekanizmasını yürütür. Fikir ve düşünce özgürlüğün önü açılır. Böylece eğitim, üretim, kalkınma dahil her hukuki sisteminin önü açılır. Aklı , vicdanı ve irfanı yüksek hür nesiller yetişir.
Peki , biz bu noktada mıyız ?
Türkiye kuruluş felsefesinden adım adım uzaklaşıyor. Kör politikalar toplumsal ayrışmayı körüklüyor. Bireyler mutsuz, kitleler kinli bir halde...
Radikal art niyetli düşünceler ve siyasal iktidar gücü iç cephede huzursuzluk ve endişe yaratıyor.
Endişeli Modernler tedirgin. Hükümet kendisini devlet , muhalefeti ise resmen öcü gibi görüyor. Muhalif yöneticilere ‘’TOPAL ÖRDEK’’ muamelesi yapılıyor. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun sürekli soruşturmalara maruz kalması kabul edilemez. İmamoğlu’nun elini beline koyması dahi suç görülüyorsa,, hukuk ve adalet ve vicdan bitmiştir.” Bence suç” olur mu sayın bakan?
Kanunda suç ise suçtur.
Siyasal iktidarın, mağdur bireylerin ses ve görüntü almasına dahi engel koyması akılla izah edilmez. Olaylar yeni yasakçı bir zihniyetin hortlamasına işaret ediyor. Saçma yasaklarla mantık ve felsefeyi tarihe gömdüler.
Anti demokratik uygulamalar ve düzenlemeler ile sindirme , yıldırma ve baskı yapılıyor. Soruşturmalar tek adam rejimlerini hatırlatıyor. Otokrasiyi anımsatıyor. Askeri vesayetin benzer görüntüleri sergileniyor.
Yasaklar zulmü, zulüm şiddeti doğurur.
Seçmen nezrinde yasaklar ve yaptırımlar ters etki yapar. Her beline silah takan bir efelik yapmaya kalkarsa, telafisi güç işler olur. Monopol bir ekonomiden ve skandal uygulamalardan dönülmesi milli menfaatlerimiz acısından son derece önemlidir.
Zayıfın ezildiği , güçlünün devleştiği dönemdeyiz Darphane gibi para basan şirketler, uygunsuz imarlar, ticari rantlar, yandaş ihaleler, esrarcılar, soyguncular, kriptocular , milli rezervler, tosuncuklar ve yolsuzluğa bulaşanlar zirvede.
Doların akıbeti meçhul. Bunlara karşı araştırma , komisyon soruşturma doğru düzgün yapılamıyor. Minareyi çalanlar kılıfını hazırlıyor. Gariban ,emekli , işçi , çiftçi, esnaf ve engelli bireyler mağdur.
Muhalif belediyeler tarafından toplanan sosyal yardım paralarına el koyan bir iktidar yıkılmaya mahkumdur. Salgın döneminde aileler canlarının , ekmeğinin derdine düşerken, iktidar gücünü ve egosunu tatmin etmek için her şeyi mubah görüyor.
Siyasi güç bir sopa olarak kullanıldığında; ‘’cumhuriyet, demokrasi ve adalet can çekiyor’’ demektir.
Hayırlısı diyelim...
BİR CEVAP YAZ