SEFAYI HORTUMCULAR CEFAYI HALK ÇEKİYOR...
DEĞİŞEN TÜRKİYE’DE HOŞ GÖRÜLMEYEN GELİŞMELER….
Yolda yürüyen insanların tedirginliği gözler önünde. Bu ekonomik olaylar geçmişte yaşanan 5 nisan yada 2001 krizine benzemez. Bu ülke çok büyüdü. İnsanların ulaştığı bir hayat standardı var.
Tepkiler her geçen gün artıyor. Piyasalarda tedirginlik derinleşiyor. Esnaflar iş yapamıyor. Ürünler pazarcıların ellerinde patlıyor. Otomobil satışlarında durgunluk yaşanıyor. Alış veriş canlılığını kaybediyor. Aileleri ağırlaşan ekonomik şartlar çok düşündürüyor. İşten çıkarılma riski asgari ücretli çalışanları endişelendiriyor. Piyasalardaki belirsizlik üretim sektörünü daraltıyor. Yeni yatırımlarda kararsızlık süreci devam ediyor. İşverenler geleceğe dönük pozitif tahminlerde bulunamıyor. İç ve dış sorunlar yağmur gibi arka arkaya geliyor. Alınan kararlar ve çözümler bu yangını söndürmeye yetmiyor. Kime dokunsan bin ah işitiliyor. Taraflı yada tarafsız eleştiriler yoğunlaşıyor.
LİRANIN CAZİBESİ KALMADI…
Yerel para birimimiz çok büyük değer kaybetti ve ediyor. Milli gelir dolar bazında eridi ve eriyor. Kişi başına düşen milli gelir payı aşırı zayıfladı ve zayıflıyor. Ekonomik mikro ve makro dengelerin ayarı bozuldu. Yabancı para birimleri değer kazanıyor. Faiz artışları , mudileri ,esnafları , kobileri, yatırımcıları ve üreticileri büyük darboğaza soktu. Her alanda sanki , savaştan çıkmış bir ülke ekonomisi yaşanıyor. Konut ve inşaat sektöründe durağanlık aldı başını gidiyor. Faiz artışları döviz artışlarına çözüm olmadı.’’ Faizi düşürün ‘’denildikçe döviz aldı başını gitti. Siyasal hükümet tarafından alınan kararlar etkili olmadı.
KUR ARTIŞLARI BEL BÜKÜYOR…
Enflasyona bağlı maliyet artışları durdurulamıyor. İthalata bağımlı ürünlerin fiyat artışları ve istikrarsızlığı sürüyor. Kura bağlı enerji ve petrol ürünleri her ay artıyor. İhracat payımız ve pazarlarımızda büyük artış görülmüyor. Dış ticaret hacminde genişleme şu an sıfır. Geleceğe dönük parlak bir durum hissedilmiyor. Son bir yılda ortalama fiyat artışları %50 civarında kura bağlı olarak değişim gösteriyor. Enflasyon global rekabet gücümüzü zayıflatıyor. Dalgalı kur sisteminin zararları bir çok iflası beraberinde getirecek.
DEVLET MUSLUĞU YANDAŞA AKIYOR…
Tüm bu sorunların kaynağına inmek istiyorum. Hatalar sürekli halının altına süpürüldü. Farklı fikirler ve düşünceler susturuldu. Pozitif eleştirilere itibar edilmedi. Siyasi taraflılık ve aşırılık diz boyu uygulandı. İyi insanlar kurum ve kuruluşlardan uzaklaştırıldı. Ekonomik fırsatlar ve olanaklar sürekli aynı kişilere peşkeş çekildi. Türkiye’nin ekonomik yapısında aşırı kartelleşme oluştu. Tekelleşme bu taraflı zenginliği yarattı. Toplumda yandaş lobiler baş gösterdi. Devletin gücüyle varlıklarına büyük paralar kattılar. Her ekonomik yanlış uygulamaya bir kılıf buldular. Mitinglerde yanlışlara doğru diye inandırdılar. Mağfiret gibi topluca tempo ve alkış tuttular. Eleştirenlere ; bunlar hainler diye bağırdılar. Gerçekler gizlendi ve saklandı.
BORÇ YÜKÜ EZİYOR !!!
Aşağıdaki tabloya bakıldığında vahim gerçek görülüyor. Dış borç yükü reel ve kamu sektörünün üzerinde vampir gibi duruyor. 31 Temmuz 2018 itibariyle merkezi yönetim brüt borç stoku 1 trilyon TL’nin üzerindedir. Bir azalma görülmüyor. Toplam kamu brüt borç stoku 140 milyar 862 milyon dolar. Toplam özel sektör brüt borç stoku 325 milyar 142 milyon dolar. Türkiye’nin toplam brüt dış borç stoku 466 milyar 657milyon dolar. Kısa vadeli dış borç yükü 122 milyar dolardır. Uzun vadeli dış borç yükü 344 milyar dolar. Ülkemizde dağ gibi duran 466 milyar dolar borç yükü varken çözüm kısa vade de çıkmaz. Doların ateşi sönmez. Ekonomik istikrar zorlaşır. Dolara karşı talep durmaz. Kısa ve uzun vadede bu 466 milyar dolar ödemek zorundayız. Borçlarımızda bir azalma görülmüyor. Reel karşılığı elimizde yoktur. Son 2 yılda reel varlıklarımız elimizde değer kaybetti. Normal şart ve koşullarda bu borç yükünü üretim ,satış ve turizm gelirleriyle birlikte gelecek 5 yıl içerinde indirgeye biliriz. Aksi taktirde büyük finans ve faiz lobileri adına çalışmış oluruz. Merkez Bankası ve Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından alınan çözümler sorunları yeterince çözmüyor. Çözüm üretmesi mümkün değildir. Sular akarken doldurulan testileri har vurup harman savurduk. Şimdi iyi kullanmamanın zararını ve bedelini çekiyoruz. Ne demiş büyüklerimiz akılsız başın cezasını ayaklar çeker.
VERGİ YÜKÜNDE ADALET…
Sayın Cumhurbaşkanımız etrafında 17 yıl dolanarak milyar dolar kazananların hesaplarından birer milyar dolar alması gerekir. Büyük ihale şirketlerinden, devletin kaynaklarını kullananlardan, devlet destekli kırmızı et ithal edenlerden, tarım ürünleri ithalatı yapanlardan, dev ithal ilaç firmalarından, sürekli belediyelerden ihale alanlardan, rant kovalayanlardan ve kısa sürede milyar dolar sermayeli şirketlerden tahsilat yapmalıdır. Üretim sektörü reel anlamda daralırken; bazı şirketler devleşti. Bir çoğu rantla büyüdü. Bu ülkeyi çamurun içerisine atanlar kurtarmak zorundadır.
YÜK GARİBANIN SIRTINDA…
Yoksul ,fakir ve fukara vatandaş üzerine vergi ve zam yaparak bedel ödetmek doğru değildir. Ekonominin bozulmasından halk suçlu değildir. Asgari ücretle çalışan gariban vatandaş bu cezayı çekmek zorunda değildir. Hortumcular, hırsızlar ve yolsuzluğa bulaşanlar ödemeli. Büyük kredi alanlar ve devlete vergi borçlarını sildirenler ödemeli. Otoyollarda ve köprü başlarında milleti soyan şirketler ödemeli. Darphane gibi para toplayanlar ödemeli. Esnaf, memur, çiftçi, emekli ve çalışanlar sorumlu değildir. Bu ülkeyi bu hale sokanlar cezasını ödemek zorundadır. Sefayı onlar yaşar, cefayı vatandaş çekemez. Sefayı çekenler, cezayı çekmeli
BİR CEVAP YAZ