HATALI DIŞ POLİTİKA DENKLEMİ
Yanlışta ısrar etmek, ülke yönetimlerinde karşılığı ağır ekonomik bedelleri ve siyasi krizleri beraberinde getirmektedir. Formülde hata yaparsanız veya denklemi yanlış kurarsanız neticesi negatif olur. Bu basit kuraldan yola çıkarak, sonucun pozitif veya negatif olma olasılığı 50 % oranındadır. 2009 başlarında başlayan ekonomik krizlerle boğuşan Avrupa birliği ülkeleri denklem yönünü orta doğu ülkelerinin üzerine kurdu. Bu denklem içerisinde Türkiye, yönünü ve stratejisini ABD ile dizayn etme yolunu tercih etti. Özellikle Tunus , Libya ve Mısır’da oluşan siyasi ve ekonomik çözümsüzlükler ; bizimle iplerin gerilmesi ABD’nin bir oyunuydu . Bizimle ilgisi olmayan meseleler ve sorunlar hakkında batının ve ABD ‘nin adeta sözcülüğü yapıldı. Yıllar geçti ne barış , ne huzur nede istikrar kaldı . Kazanan onlar , kaybeden bizler olduk. Düşmanımız yokken; düşman sahibi olduk. Dış ticaretimizi artırmak için hedefler koyduğumuz bu ülkelerde büyük ekonomik kayıplar verdik. Hani bir atasözümüz vardır. Kurt kışı unutur ama yediği ayazı unutmaz, diye. Bu sözü çok anlamlı buluyorum. Bizde dış politikadaki kurmuş olduğumuz yanlış denklemin ayazını ve ekonomik bedellerini uzun yıllar unutamayacağız. Kimse şu soruyu sormuyor. 50 yıldır orta doğu ülkelerinde PKK haricin de hiçbir düşmanımız yokken şimdi niçin sayısız gruplar bize karşı düşman kesildi?
Şu an yaşadığımız sorunlar ; takınmış olduğumuz yanlış tutum ve siyasi söylemler ABD ile girişilen yanlış denklemin bir neticesidir. Dış politikada denklemler ve dostluklar ülkenin milli menfaatleri söz konusu olduğunda değişebilir. Orta doğu ülkelerinin gözünde Türkiye’nin ikili poz verdiği görüntüsü bir gerçektir. 2008 yılına kadar bizleri önder ve lider olarak gören Arap halkı ; şimdi bizlere karşı olan tutumlarında değişmeler vardır. Özellikle Suriye krizinde, ABD ile ciddi ilişkiye girmemiz, uygulamalar yapmamız ve Esad’a karşı açık tavır almamız son derece kritik bir yoldu. Orta Doğu denkleminin odak noktasıydı. ABD girdiği her ortamda ülkemize yönelik sol ve sağ gruplarla el altından destek verdi. Onların güçlenmesine sebep oldu. Akabinde PKK. PYD, YPG, DAEŞ grupların yeterli silah ve insan sayısına ulaşınca bizlere yan çizdi. Rus uçağının düşürülme olayını Fetö ile ortaklaşarak bizleri bir oldu bittiye getirip savaşa sokma yoluna gittiler. Bu çok tehlikeli bir dönüm noktasıydı. PKK’nın haricindeki grupları terör örgütü olarak görmemesi son derece düşündürücü bir olaydır. Tüm dünyanın gözü önünde resmi yollarla değişik gruplara büyük ve ağır savunma silahları vererek PKK ile Türkiye’yi iç savaş düşürme tuzağıdır. Bu açık ve nettir. Dünyada devlet savaşları örgütler adıyla yapılıyor. Örgütlerin ,devletler gibi ağır silahı ve güçleri oluşuyor. Hepimizin bu noktaya dikkat çekmesi gerekir. Dış politikada 7000km uzaklıkta ki bir ülkeyi dost edinmek yerine; bize 0 km uzaklıkta olan ülkelerle iyi geçinmek her zaman avantajlıdır. Evimizde bir yangın olsa bizlere ilk yardım edecek kişiler yakın komşulardır. Raydan çıkan dış politika ancak tamir yoluyla geri düzelir. Dış politikada tamir yolunu tercih etmeliyiz. Komşu ülkelerle iyi ilişkiler kurmak ve onların iç sorunlarına fazla müdahil olmadan yola yürümek daha doğru bir denklemdir. Hatadan ne kadar erken dönersek o kadar karlı duruma geliriz. Tarih bize hep şunu göstermiştir. Biz Türkler adına ,batıdan hiçbir zaman samimi destek gelmemiştir. İslam’ın yayılmasına öncülük eden Türkler, batı için her zaman bir soru işaretidir. Küfür milletinin birlik içerisinde hareket ettiğini idrak etmeliyiz. Onlar ancak, birbirlerinin dostlarıdır. Onları dost edinmeyiz Sizin sizden başka dostu yoktur satırlarını not etmeliyiz.
Yusuf UZUN
İSTKOP GENEL BAŞKANI
BİR CEVAP YAZ