DEVRAN BOZULDU / ZEMANE DEĞİŞTİ
Büyük devlet olmanın bedelleri var. Güçlü devletlerin ayakta kalma mücadelesi her zaman olur. Süper güç olmanın ağır şartları vardır. Zirvede kalmanın maddi bir reçetesi oluşur. Refah ve huzuru sürdürmenin; ekonomik sert, iç ve dış politikaları olur. Devlet idaresinde siyasal iktidarlar; büyük sorunluluklar taşır. Liderlerin çoğunluğu bu yükü taşıyamaz. Çaresizlik içerisinde ezilirler. Feraset sahibi olmayanlar, bu yükü taşıyamaz.
Hak , hukuk ve adalet kavramlarına itaat etmeyen idareciler ; yönetimlerde uzun süre kalamaz. Anti demokratik yollarla ve ülkelerin savunma güçlerini arkalarına alarak yönetimde kalmayı hedeflerler. İdarecilerin çoğunluğu medya, finans, askeri güç ve zengin lobileri kazanmak için her yolu mubah görür. Devletler içerisinde bu güçler kazanıldığında yolsuzluk, adaletsizlik ,hukuksuzluk ve zalimlikler tavan yapar. Siyasal iktidarlar demokratik kuralların ve yasaların dışına çıkar. Böylece toplumları ayakta tutan temel unsurlar olan hak , hukuk, adalet ve ahlak kavramaları önemini yitirir. Cemiyetler içerisinde aşırılık ve zalimlikler artış gösterir. Kullar azmadıkça hak bela yazmaz. Yer yüzünde bozgunculuk, yolsuzluk, ahlaksızlıklar artış olduğunda; bela ve musibetler yağmur gibi; hak tarafından yazılır. İlahi adalet tecelli eder.
Günümüzde bilgi , teknoloji ve iletişim çağının hızla ilerlemesinden dolayı ; insanlar anlık haber kaynaklarına ulaşabiliyor. Sosyal medya ağlarının sayısız artmasıyla; sorgulama, ulaşım, eleştiri, araştırma ve tartışma seçenekleri çoğalmıştır. Bir anda toplumsal tepkiler ve hadiseler çığ gibi büyüyor. Sosyal patlamalar oluşuyor. Siyasal iktidarları zor duruma düşürüyor. Liderlerin çoğu çözüm üretemiyor. Halkına kulak vermeyen ve bildiğini okuyan liderler ; bu zemane de devriliyor. Toplumsal olaylar için bu devranda Ukrayna, Yunanistan ,Fransa, Gürcistan, Tunus, Yemen, Sudan ,Libya, Irak , Mısır ve Suriye büyük birer örnektir.
Ülkemiz acısından bakıldığında; iyiye doğru gidilmediğinin işaretlerini gördük ve yaşıyoruz. Toplumsal denge kurulmadığı sürece ülkemizi büyük sıkıntılar beklemektedir. Her yönetici üzerine düşen sorumluğu iyi tatmalıdır. Suçlamak yerine dinlemek ,çare üretmek rasyonel bir yöntemdir. Tekelleşen ve kartelleşen ekonominin adil olarak tanzim edilmesi gerekir. Fırsatlar ve olanaklar kimseyi ayırt etmeden ve dışlamadan eşit olarak dağıtılmalı. Ezilenlerin sayısı git -gide artıyor. Orta tabaka kayboldu. Mantar gibi yeni zenginler türedi. Yolsuzluklar belediyelerde diz boyu arttı. Sosyal kurumlar sürekli aynı tabakalara peş keş çekiliyor. Hakkını savunan ve arayanlara sürekli üst perdeden hain damgası vuruluyor. Siyasi diller toplumsal gerilimi tetikliyor. Siyasi tansiyonların aşağı inmesi elzemdir. Geçim derdiyle ve işiyle uğraşan gariban halkın; seçim derdine ayıracak çok büyük vakti yoktur. Siyasi liderler ve kurumsal yöneticiler üsluplarına ve söylemlerine daha çok dikkat etmelidir. Kritik bir devirden geçtiğimiz unutulmamalıdır. Kalıcı olan halkın ta kendisidir. Siyasi partiler kendi öz menfaatleri için kurulur, varlıkları için mücadele ederler. Geride kalan paralarla hizmet ederler. Kimi az çalışır , kimi çok çalışır. kimi de mecliste yıllarca yatar. Bu devirde siyaset yalan , dolan, talan, hile ve fırıldaklık üzerine inşa edilmiştir. Geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde ; siyaset kültürü böyle yürütülüyor.
İdeal devlet anlayışında bireylerin iyi bir şekilde yaşaması ve birliktelik ruhu çok temeldir. İdeal devlet bireylerin erdemli bir şekilde yaşaması için görev sahibidir. Toplumlarda erdemli kişilerin sayısında azalma görülüyor. Bu çağda milletler bir ahlak çöküntüsüyle karşı karşıya geldiler. Öyle ki milli ve manevi değerlere bakış acısı bile değişti. Bireylerin talepleri ve algıları son derece farklılık gösteriyor. Bir çok ülkede milli, manevi ve ahlak kurallarına uyanlara ; gelenekçi, eski düşünce, geri kalmış gibi sözler itham ediliyor. Halkların bazı kesimleri yobazlık ve aydınlık arasında tartışılıyor.
BİR CEVAP YAZ