DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM NOKTASI
Türkiye’nin demografik yapısında farklılıklar oluşuyor. Cumhuriyet tarihimizin en büyük ve hızlı değişimi yaşanıyor. Geçmişten geleceğe dönük toplumsal algılar, fikirler ve eylemler inşa ediliyor. Köklü değişim ve yapısal reformlar icra ediliyor. Bir çok ; sağlık, eğitim , yargı, askeri ve sosyoekonomik alanda yenilikler sürüyor. Her gün yeni düzenlemeler, kanunlar ve uygulamalar yürürlüğe gidiyor. Türkiye’nin demografik yapısın etkileyecek büyük bir hareketler izliyoruz. Çoğunluk bu değişimin ne içeriğini nede ne getireceğini dahi bilmiyor. Bilinçsiz oy vermenin faturası ağır ödeniyor. Ülkemizde itaat ve biat kültürünün bedeli sosyal , askeri ve ekonomik olabiliyor. Cumhuriyet döneminin kazanımlarına yönelik evrim niteliğinde değişim rüzgarı hissediliyor. Cumhuriyet dönemini kapatarak usul -usul yeni bir çağa giriş algısı yaratılıyor. Bu dönüşüm tereyağından kıl çeker gibi topluma empoze ediliyor.
Türkiye aslında referandum süreciyle bu değişimin fitilini ateşledi. Ülkede beka sorunu ve algısı yaratılarak sistem değişikliğine gidildi. Anayasa değişti ve tek adam düzenine adım atıldı. Buna ne kadar hazırdık ;bu tartışma konusu.Tüm yetkiler bir şahsa devredildi. Meclis itibarsız hale sokuldu. Referandumla; demokrasi rafa kaldırıldı. 24 Haziran seçimlerinde mevta olarak demokrasi defnedildi. Tüm atamalar tek kişiye bağlandı. Yasama yürütmenin emri altına girdi. Türkiye halkı çoğulculuktan bireyselliğe giden karanlık yolu tercih etti. Bu iki seçimde geleceğin ve ülkenin kararı verildi. Bu iki seçimle özgürlüğün , eşitliğin ,demokrasinin , yargının ve yasamanın kaderi tayin edildi. Cumhuriyetin değerlerine karşı cepheleşme ve çatışma fırsatı doğdu. Bedevi toplulukları gibi sürekli kraldan dertli toplum olduk. Her olayda liderden açıklama bekleniyor. Makinist ne emrederse vagonlar oraya gidiyor. İtiraz ve eleştiriye kapalı yaşam tarzı; cemiyete sinsice yerleşiyor.
Bu dönemde kritik kararlar alınıyor. Bazı kararlar gelecek için tehdit içermektedir. Ülkenin geleceği için beka meselesi doğuracak konulardır. Türkiye doğusuyla, batısıyla, güneyiyle ve kuzeyiyle farklı kültür ve düşünceye sahiptir. Ülkemizde Türk, Kürt , Zaza, Laz , Çerkez , Boşnak ve Roman olmak üzere çeşitli kitleler vardır. Türk ve Kürt meselesi derin bir sorun olarak karşımızda dururken ; milyonlarca yabancı girişine izin verildi. Çeşitli ırklara ve mezheplere sahip binler ülkemize girdi. Türk kökenli ailelere oranla Kürt kökenli aileler ve yabancıların nüfus artışı hızla yükseliyor. Gelecek 10 yıl içerisinde Kürtler ve Suriyeliler ülke nüfusunun yarısını oluşturacak. Güneydoğu halkıyla yakın dil ve kültür bağı bulunan bu kitleler; birlikte hareket yolu çizebilir. Güç birliği oluşturabilir. Birlikte hak arayışına girebilir. Merkez sorun haline gelebilir. Duyguda birleşenler eylemde birleşebilir. Ümmetçilik politikası demografik yapıyı hızla değiştiriyor. Türklerin varlığı için yabancılar büyük risk içermektedir.
Ayrıca Türk vatandaşlığının bu kadar ucuza satılması veya verilmesi büyük bir tehlikedir. Değişim içerisinde milli değerler ve menfaatler para karşılığında satılıyor. Sıkıntılı tipler ülkemize akın ediyor. Ne olduğu belirsiz cinsler ülkemize yöneliyor. İpini kıran ve parası olan yabancılar vatandaşlık ve yer alıyor. Ülkemizin gözde toprakları ,konutları ,mekanları ve iş yerleri satılıyor. İllerimizde sürü gibi yabancılar dolaşıyor. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde bu kadar yabancılar bu kadar hak elde edemezler. Ülkemizin değerleri peşkeş çekiliyor. Böylesine bir açılım sosyal problemleri ve çözümsüzlükleri beraberinde getirir. Bu yabancılaşma işlemlerine karşı gelmeyen siyasal hükümetin vekilleri büyük bir vebal altındadır. Bu uygulamalara sessiz kalanlar Türk milletinin yüzüne gelecekte bakamazlar. Bu topraklara karşı şehit olan Türk evladı, gazi olan Türk çocuğu, Nöbet turan asker ve polis Türk halkıdır. Tüm bedelleri ödeyen Türk Milletidir. Cefayı Türk milleti çekiyor sefayı yabacılar yaşıyor. ..
BİR CEVAP YAZ