CEZALAR CAN YAKIYOR ...!
Hükümet son 5 yıldır sorunları çözemiyor. Kadrolar bir çok anlamda başarısızlık gösteriyor. Kişisel çıkarlar öncelik kazandığında, toplumsal meseleler çoğalıyor. Devletin gücüne sığınanların gözü kimseyi görmüyor. Meseleye tepeden bakılıyor. Olaylar ört pas ediliyor.
Vatandaş sanki duvara konuşuyor. Uğradığı haksızlığı kimseye anlatamıyor.
Kaygılar artıyor. Tepkiler yükseliyor. Muhalif sesler kümeleşiyor. Toplumsal hoşnutsuzluk ve rahatsızlık giderek dozunu artırıyor.
Peki, çözüm?
İktidar partisinin gücünü arkasına alanlar baskı, ezme ve sindirme politikası yapıyor. Hukuksuz eylemler ve uygulamalar yapılıyor. Basın özgürlüğü bitti ,bitiyor. İmtiyazlı kadrolar ve kanallar karalama ve yalan yayınlarla algı operasyonu peşindeler. Tamamen halktan koptular.
İktidarın hoşuna gitmeyen fikir, görüş ve eleştiriye soruşturma açılıyor. Despotluk , gaddarlık ve ayrımcılık huzursuzluğu tetikliyor. Adalet , hukuk, demokrasi ve özgürlük iktidar lehine mükafat, muhalifler aleyhine cezalandırma yöntemi oluyor. Mesele öyle bir yapıya dönüştü ki , polis memurlarının burnu bir karış havada. Liyakate ne kadar dikkat ediliyor? Acayip tavırlar ve hareketler sergileniyor. Haksız bir kadro iktidardan olunca, vicdan ve merhamet ve hukuk suya düşüyor. Ufak eleştiriye dahi tahammülsüzlük sergileniyor.
Görevini hakkaniyetle yapan tüm memurlara ve yöneticilere karşı saygımız sonsuzdur. Unutmayalım ki ; iktidar geçici, devlet kalıcıdır. Meselenin özü ; gün gelir hükümet gider , devlet kalır.
Türkiye sosyal devlet olgusundan adım adım uzaklaşıyor. Kamu yatırımları ; özel sektör gibi ticaret alanı görülüyor. Devlet şirketler gibi yönetiliyor. Yatırımlar parsel parsel yandaş şirketlere peşkeş geçiliyor. Köprüler ve otoyol ücretleri devasa rant kapısı yapıldı. Darphane gibi para basılıyor. Halk sömürülüyor.
Özel araçla seyahat etmek çok pahalı. Makul ücretler olması gerekirken , fahiş fiyatlar uygulanıyor. İstanbul’un iç ve çevresi resmen kuşatıldı. Tüm otoyollar paralı. İstanbul kamera ve gişelerle donatıldı. İstanbul fiili olarak kuşatılmış ve ranta kurban edilmiş. İstanbul’un doğası, toprağı ve geleceği tehlike altında. İstanbul’da yaşamak çileli ve kederli bir hal aldı. Siyasal iktidar İstanbul’un genlerini ve kimyasını bozdu.. Saçma sapan uygulamalar ve politikalar İstanbul sakinlerini canından bezdirdi. Rant için yapılanlar büyük bir ihanet. İstanbul halkına bir nevi zulüm.
YETER ARTIK …!
Trafik Cezaları cep yakıyor. Millerin sabrını taşırıyorlar. Her yer radar ve EDS sistemiyle donatıldı. Cezalar direk adrese teslim ediliyor. Şahsen cezaların trafik kazalarını önlemek amacıyla konulduğuna asla inanmıyorum. Mesken olmayan yerlerde dahi , hız sınırı getirilmesinin tek amacı para toplamak. Yasal yolla sürücülerden para almak. Deli Dumrul misali...Ya para vereceksin yada para vereceksin.
HÜMÜKET ÇİZMYİ AŞTI…!
120 km /hz gidilmesi gereken yerde 80 km/hz indirilmesi amacı nedir ? Rampa halinde olan bir araç üç şeritli düz otoyol da 50 km/hz nasıl gider ? Türkiye genelinde bir çok yerde skandal uygulamalar ve sınırlamalar ve denetlemeler getirildi. Mantıksal hiçbir açıklaması yoktur. Duble yollar sanki,” Hızlı gitsinler de daha güzel ceza yazalım.” niyetiyle yapılmış.
Bir araç sahibi 1000 km yolda tüm levhalara uysa , mesafeye 24 saatte gider.
‘Halife olmanın sorumluluğunu taşıyoruz’ derler, fakat icraatlar ve gidilen yol halifenin yolu değil. Şeytanın yoludur. Heybelerini haramla dolduranlar şeytanın yol arkadaşlarıdır.
Hacılık hocalık hikaye bu devirde. Para var mı ? para…!
BİR CEVAP YAZ