11 Eylül 2018, 3:57: tarihinde eklendi

466 $ MİLYAR BORÇLA YÜZDE 5.2 BÜYÜME ÇELİŞKİSİ

466 $ MİLYAR BORÇLA YÜZDE 5.2 BÜYÜME ÇELİŞKİSİ

Büyüdük hem de ne büyüdük. Öyle büyüdük ki  , onlarca ülkeyi solladık ve geride bıraktık. Kimse hızımıza yetişemiyor.  Rotasını kaybetmiş bir kaptan gibi açılıyoruz. Kabuğumuza sığmıyoruz.  Balon gibi genişliyoruz. Ülke olarak havalarda uçuyoruz. Kimse bizimle rekabet edemiyor. Her hal ve koşulda kuyruğu dik tutuyoruz. Kimseye karşı eğilmiyoruz, bükülmüyoruz ve diz çökmüyoruz.  Her çeyrek koşuda rekor üstüne rekorlar kırıyoruz.   II. Çeyrek büyümede % 5,2 başarı elde ettik. Ballandıra - ballandıra  basın ve medyada  anlatıp duruyoruz. Bu zaferi anlatırken bir çok yazar ve programcıların ağzı kulağına  varıyor.  Eşi ve misline  rastlanmayan ekonomik  başarı hikayeleri çarşaf- çarşaf sergileniyor.

TARAFLI YAYINLAR DİZ BOYU…

Taraflı konuşmacılara ve maaşlı fanatiklere göre her şey toz pembe görülüyor. Bir eli balda bir eli yağda olanlara göre biz büyüyoruz. (!) Türkiye’de her şey süt liman. Ülkemiz öyle bir konuma geldi ki, şirket iflas etse bile büyüdüm demek zorunda sanki. Oyuncak zaferler yaratıp oynuyoruz. Aslında maalesef kendimizi avutuyoruz. Oysa gerçekler hiçte böyle değil. Şirketler dertlerine çare aramak isteseler ;  bu defa siyasal hükümete ters düşüyor.

 TÜİK AÇIKLAMALARI AKILLARA ZARAR…

Türkiye istatistik kurumu  yapığı araştırmalara göre bir çok konuda piyasalarla ters düşüyor. Sonuçları toplum gerçekleriyle  bağdaşmıyor. Rakamlar gerçeği asla yansıtmıyor.  TÜİK   güvenilirliğini ve itibarını kaybediyor.  Yaptığı çelişkili sonuçlarla    itibarına gölge düşürmüştür.  Türkiye’nin en önemli bir kurumunun sürekli taraflı rakamlar açıklaması ve gerçeği ört bas etmesi  son derece üzücüdür. Halkı yanıltıyor ve yanlış yönlendiriyor. Ekonomik savaşlarla ve  yapısal sorunlarla karşı karşıya geldiğimiz bir dönemde;  büyüme rakamlarının açıklanması toplumda derin sorun yarattı. Kendilerini itibarsızlaştırdıklarını farkında bile değiller.

REEL MAKRO EKONOMİK SORUNLAR …

 Yerel para biriminin aşırı değer kaybetmesi , enflasyonun periodik olarak artış göstermesi , maliyetlerin yükselmesi,  kamu borcunun sabit kalması, merkezi yönetim borcunun yükselmesi, özel sektör borcunun  oluşması , bankacılık sektörünün borç yükü , tarım ve hayvancılığın  azalması , ithalatın aşrı yapılması , bireylerin alım gücünün düşmesi ,  faizlerin yükselmesi,  kredi faizlerinin artışları , finansman maliyetleri  ve milli gelirin dolar karşısında erimesi gibi çeşitli nedenlerin  olduğu bir yerde ; büyüme rakamları açıklanması çok şaşırtıcıdır.  Üretici maliyetlerinin ve tüketici  oranlarının sürekli yukarı yönde olduğu bir dönemde , reel büyümeden bahsetmek ve halkı yanıltmak doğru değildir. 

REEL BÜYÜME GÖRÜLMÜYOR...

Bu dönemde parasal olarak fiyatlar son 2 yılda  50% üzerinde artış göstermiştir.  Perakende ve toptan fiyatları yükselmiştir. Dolar bazlı üretim ve satış yapan şirketler;  reel olarak son 2 yılda kaybetmiştir. Bir çok firma iflasın eşiğine gelmiştir. Üretim ve ihracat rakamlarında enflasyon üzerinde bir artış olmadığı halde;  ihracat patladı diye uçmak  akılla izah edilemez.  Üretim azaldığı için ithalat oranlarında daralma görülüyor.  Üretim hacmi kesinlikle düşmektedir. Sanayi üretiminin ve tarım sektörünün düştüğü bir dönemde, reel  büyüme oranı nereden çıkarılıyor anlamış değiliz. Enflasyonun olduğu yerde reel büyüme olmaz.  Kağıt üzerinde  nominal bir büyüme var demektir.  Bu oranlar maliyet ve borca dayalı bir değerdir. Yüksek enflasyonun olduğu yerde  reel deflatörden bahsetmek mümkün değildir.

466 milyar dolarla bir ülke %5,2  reel  büyüme nasıl yapabilir. Cari fiyatlarla  oluşturulan  bir hesaplama metoduyla nominal değerler bulunabilir. Bu fiyatlar içerisinde enflasyon mutlaka vardır. Büyüme rakamlarında enflasyon saf dışı değildir. Aldığım bilgilerde bu yöndedir. Cari fiyatlar üzerinden bir uygulama yapılmaktadır.  Şirketler, kobiler, esnaflar ve halk maddi sıkıntılarla boğuşurken reel büyüme ifadesi kocaman  saçmalıktır.

II.ÇEYREKTE  %25  TL’DE  DEĞER KAYBI …

TÜİK tarafından verilen rakamlara bakıldığında, büyümenin olmadığı net olarak görülüyor. 2017 yılı  II. Çeyrek GSYH   734 milyar 426 milyon TL  idi. Dolar karşılığı 204 milyar 867 milyon dolar olmuştu.   2018 yılında II. Çeyrek GSYH  884 milyar .004 milyon TL oldu. Dolar karşılığı ise 204milyar 281 milyon dolar oldu. Dolar karşılığı hemen hemen aynıdır.  Ancak  149 milyar 578 milyon TL  HSYH  değeri  yerel paramız dolar karşısında erimiştir. TL’NİN alım gücü zayıflamıştır. Nominal değer olarak artış göstermiştir.

2018 yılında  I. çeyrekte HSYH  787 milyar 974 milyon TL oldu. Dolar karşılığı  206 milyar 604 milyon dolar oldu.  Ancak II. Çeyrekle karşılaştırdığımızda dolar bazında yerel paramız  yaklaşık  97 milyar TL erimiştir.  Dolar bazında   GSYH  II. çeyrekte  %10 daha gerilemiştir.   TL bazında ise 25% değer kaybetmiştir.  Rakamlar ortada olduğu halde reel büyüme  %5.2  nasıl gerçekleşiyor. 

EKONOMİ DURAĞAN GÖRÜNÜMDE…

Türk ekonomisi son 3 yıl içerisinde reel olarak   sanayi alanında büyüme yapmamıştır. İnşaat ve konut sektöründe genişleme olmuştur.  Tarım ve hayvancılık alanında aşırı gerileme vardır.  Reel büyümenin olduğu bir ülkede sanayici ve siyasal hükümet yetkilileri borç peşinde koşmaz.  Faizler artmaz. Yatırımlar hızla yükselir. Üretim kapasitesi artar.  İstihdam artar. İhracat enflasyon üzerinde artış gösterir.  Kamu ve dış borç yükü olmaz.  Hükümet ilave  vergi ve zam yapmaz.  Reel işçi maaşları artış gösterir. Alım gücü ve yerel para birimi değer kazanır

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *